Ekosistemler ve sahip oldukları biyoçeşitliliğin korunması, bu ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilir yönetimi ekonomik kalkınma ve sosyal refah için önceliği giderek artan bir konu olarak dünya gündeminde önemli bir yer almaktadır. Ekosistem çeşitliliği ve barındırdıkları biyoçeşitliğin korunması ve devamlılığının sağlanması gelecek nesiller için yaşamsal öneme sahiptir. Ekosistem hizmetlerinden sadece birkaçını şöyle sıralayabiliriz: Temiz içme ve sulama suyu sağlanması, iklimi düzenleme, buğday, pirinç veya balık vb. önemli gıdaların üretilmesi, gen kaynakları, doğal ve tarım bitkilerinin tozlaşma yoluyla ürün ve tohum verebilmesi vb.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de; hızlı nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme, sürdürülemez üretim ve tüketim alışkanlıklarıyla doğal kaynak tahribatı çarpıcı boyutlara ulaşmıştır. Geniş ölçekli yaygın ekolojik sorunlar yaşadığımız günümüzde doğayı ve doğal olayları anlama ve ekosistemlerin doğal kaynaklarını, hizmet ve ürünlerini (su, orman, bozkır vb. ekosistemleri) yönetmek vazgeçilmez önem kazanmaktadır. İklim değişikliğinin küresel boyuttaki ciddiyetinin, önümüzdeki 25-50 yıl içinde, aralarında ülkemizin de yer aldığı Akdeniz İklim kuşağında yer alan sucul ve karasal ekosistemlere ve bu ekosistemlere dayalı ekonomik sektörlere önemli olumsuz etkilerinin olacağı öngörülmektedir. Ekosistem hizmet ve ürünlerinin ekonomik önemleri dikkate alındığında olası bu durumun ülkemizin kalkınma hedeflerine ulaşmasına engel teşkil edeceği açıktır.

İklim değişimi, doğal kaynakların azalması, uç olayların sıklığı, arazi kullanımındaki artış ve diğer küresel değişimlerin yarattığı zorluklardan dolayı; ekolojik araştırmalar için yeni stratejiler ve altyapılar gerekmektedir. Ekosistemlerin değişimi hakkında daha bütünsel bir anlayış sağlamak için uzun dönemli ulusal ve küresel düzeyde izleme araştırmalarına ihtiyaç duyulduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. Ancak çoğu ekolojik araştırma, projelerin aldığı maddi destek süresiyle kısıtlı olup sadece birkaç yıl boyunca devam edilebilmektedir. Oysa ekolojik değişimlerin daha iyi anlaşılabilmesi, olacak değişikliklerin tahmin edilebilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi için uzun dönemli ekolojik izleme araştırmaları çok önemli bir yere sahiptir. Ülkemizin sahip olduğu zengin ekosistem, tür ve genetik çeşitliliğine rağmen bu ekosistemlerin uzun dönemli olarak izlenmemesi, antropojen baskıların sonucunda ülkemizin zengin biyoçeşitliliğinde ve ekosistem hizmet/ürünlerinde gelecekte yaşanacak olan kayıpların artmasına neden olması beklenmektedir. Bu nedenle, ülkemizde diğer ekosistemlerin uzun dönemli ekolojik izleme faaliyetlerine acil olarak gereksinim vardır.

Uzun dönemli ekolojik araştırma ağı ulusal seviyede ilk defa 1980 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Ulusal Bilim Vakfı'nın finansmanı ile kurulan Uzun Dönemli Ekolojik Araştırma Ağıdır (LTER: Long Term Ecological Research Network; https://lternet.edu). ABD'de göl, mercan resifleri, Arktik tundra (Antartika'da yürütülen tüm ekolojik araştırmalar), orman vb. gibi farklı ekosistemleri kapsayan 28 LTER alanında yaklaşık 2000 bilim insanı ve araştırıcı aktif olarak disiplinler arası araştırma ile etkin doğal kaynak yönetimi için araştırmalar yürütmektedir. ABD'de başlayan LTER, dünya çapında ekosistemlerin anlaşılması açısından önemli bir girişim olup ABD modelinden yola çıkılarak Avrupa'da, Asya'da, Afrika'da ve Doğu-Asya-Pasifik'te bölgesel ölçekte kurulmuştur. Bu ana 4 bölge ise ILTER (International Long Term Ecological Research Network) Ağı altında birleşmektedir.

Bu 4 ana bölgeden Avrupa ülkelerini bir şemsiye altında birleştiren LTER-Avrupa Uzun Dönemli Ekosistem Araştırmaları Ağı (LTER-Europe Long-Term Ecosystem Research, http://www.lter-europe.net/lter-europe) 2003 yılında kurulmuştur. Bu oluşum, 27 ülkede aktif olarak 445 alanda araştırma yürütmektedir. LTER-Avrupa araştırma ve izleme programlarının hedefi, bütünsel olarak ekosistem yapısı, fonksiyonları veya hizmet ve ürünleri ile ekosistemlerin çevresel, toplumsal ve ekonomik etmenlere verdiği tepkileri konusunda bilgi birikimini arttırmaktır. Böylece, LTER-Avrupa, Avrupa ülkeleri arasında uzun dönemli ekosistem araştırmalarına yön veren, kaynak yaratan, bilgi ve birikim paylaşımı ile araştırmalardan elde edilen sonuçların etkisini daha güçlü bir şekilde ortaya koyan bilimsel etkin bir ağ haline gelmiştir. Bu ağ uzun dönemli izleme araştırmaları ile ekosistemlerin yapısı ve işlevleri hakkında ve ekosistemlerin çevresel, toplumsal ve ekonomik açıdan uzun vadeli tepkileri konusunda bilgi üretir.

LTER-Avrupa, AB çerçeve ve Ufuk 2020 (H2020) fonlarını destek alarak genişlemiştir. LTER-Avrupa'nın H2020 projesindeki rolü, geniş bir ekosistem ve kritik bölge araştırma yelpazesini desteklemek için oldukça entegre ve yaygın olarak kullanılan bir araştırma altyapısının kavramsal ve hizmet gelişimlerini katalize etmektir. 2018 yılı itibariyle, H2020 projesiyle de yakından bağlantılı olan, Avrupa Araştırma Altyapısı Stratejik Forum (ESFRI, the European Strategy Forum on Research Infrastructures) yol haritası hazırlamak üzere kabul edilmiştir. ESFRI, ilki 2006 yılında olmak üzere 2008 ve 2010 senelerinde Avrupa'nın uzun vadede ciddi maddi miktarlarda yatırım yapacağı altyapıların bulunduğu ESFRI Yol Haritası'nı hazırlamakla yükümlüdür. Son yol haritasını 2018'de yayınlamıştır. Böylece Avrupa-LTER, AB'nin stratejik araştırma birimlerinden bir tanesi olma hakkı kazanmıştır.

ODTÜ, Limnoloji Laboratuvarı ve Ekosistem Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKOSAM)'nin, ODTÜ kampüsü içerisinde yer alan Eymir Gölü ve bu gölle bağlantılı olan Mogan Gölü'nde, 1997'den bu yana yürüttüğü ve hala devam etmekte olan uzun dönemli izleme çalışmaları Türkiye'de bir ilk olarak yerini almaktadır. ODTÜ bu çalışmalar sayesinde LTER-Avrupa ESFRI yol haritası projesine davet edilmiş ve ülkemizde uzun dönemli ekolojik izleme ağı olmadığı için proje önerisinde yardımcı üye olarak yer almıştır. EKOSAM olarak amacımız LTER çalışmalarının sekretaryasını gönüllü olarak sahiplenerek Türkiye'de bir LTER ağı (LTER-Türkiye) oluşturma çalışmalarını yürütmek ve dünyada en önemli ekolojik araştırma programlarından biri olan LTER-Avrupa ağının asil üyesi haline gelebilmektir.

Oluşturulmak istenen LTER-Türkiye ağıyla ülkemizin zengin sucul, orman, bozkır ekosistemlerinin ve bu ekosistemlerdeki hidrolojik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik ölçümlerin uluslararası standartlarda uzun dönemli olarak izlenmesini sağlamak; ayrı ayrı yürütülen ekolojik çalışmaları ve bu çalışmalarda bulunacak devlet kurumları, ilgili üniversiteler, araştırma enstitüleri ve sivil toplum kurumlarını bir araya getirerek ulusal ve uluslararası bir işbirliği yaratmak; Türkiye'de ekosistem araştırmalarını yenilikçi ve dünya ile rekabet edebilecek bir düzeye çıkarmak ve Avrupa Birliği proje desteklerinden doğrudan faydalanabilmek amaçlanmıştır.

Bu amaçlar ışığında EKOSAM ekibi olarak 6 Nisan 2019'dan beri düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz toplantılar sonucunda, 11-12 Haziran 2019 tarihlerinde, çeşitli kurumların ve LTER-Avrupa temsilcisi ve ILTER başkanı Michael Mirtl'ın da katıldığı bir çalıştay düzenlenmiştir. Ekte katılımcı listesini bulabileceğiniz bu çalıştaydan çıkan en önemli sonuç Türkiye'de böyle bir ağı başlatmak için yeterli kapasitenin olduğudur. ODTÜ'de gerekleştirilen Eymir-Mogan gölleri uzun dönemli ekolojik araştırmaların yanı sıra, Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsünün göller bölgesinde yürüttüğü düzenli çalışmalar, Orman Genel Müdürlüğünün yürüttüğü orman ekosistemleri izleme ICP çalışmaları, Devlet Su İşlerinin istasyonlarla düzenli olarak yaptığı hidrolojik izleme çalışmaları, Kuzey Doğa Derneği'nin Kuyucuk Gölü (Kars)'nde yaptığı çalışmalar, yenilikçi düzenlemelerle bir araya getirildiğinde LTER-Türkiye ağını oluşturmak için önemli bir potansiyele sahiptir.