Tatlı su ekosistemleri, topluma gıda, sulama, iklimin düzenlenmesi ve rekreasyon gibi geniş bir yelpazede hizmet sunmaktadır. Bu hizmetlerin her biri toplum için vazgeçilmezdir ve günümüzde bu hizmetlerin tümü, artan insan nüfusuyla, aşırı arazi kullanımı ve kentleşme ile zarar görmüştür. En önemli çevresel zararlardan bir tanesi hem arıtılmamış evsel atıklardan hem de tarım arazilerinden yağışlarla göle gelen yüksek besin tuzu (azot ve fosfor) konsantrasyonlarının bir sonucu olan ötrofikasyondur. Eymir Gölü ve Eymir Gölünü besleyen en önemli kaynak olarak Mogan Gölü de ötrofik göllerdir. Ötrofikasyon göllerin ekolojik yapısını ve fonksiyonlarını fazlasıyla düşürür ve verdiği ekosistem hizmetlerini baltalar. Bu ekolojik zararın sebeplerini, sonuçlarını, mekanizmasını anlamak ve göllerde restorasyon yapabilmek oldukça önemlidir.

Yukarıda bir göl ekosisteminde bulunan basit besin zinciri verilmiştir. Bu şekiller incelendiğinde sol tarafta berrak bir suya sahip, suiçi bitkisi, avcı balığı (piskivor) ve hayvansal planktonu (zooplankton) bol ve su kuşları türleri ile koruma ve ekolojik değeri çok zengin olan bir göl bulunmaktadır. Sağ tarafta ise bitkisel planktonun (fitoplankton) ve planktonla beslenen (planktivor) balıkların çok olduğu, su içi bitksinin ise az alduğu, su kuşları çeşitliliğinin, ekolojik ve koruma değerinin kaybolduğu bulanık bir göl ekosistemi görülmektedir. Turna balığı piskivor (avcı) bir balık olarak göllerde trofik seviyede en üstte olup, trofik şelale etkisiyle besin zincirinde yukarıdan aşağıya bir kontrol sağlar çünkü planktivor balıklarla beslenir ve bu balıkların sayısını kontrol altında tutar. Böylece planktivor balıkların besini olan zooplanktonlar artar. Zoplanktonlar da fitoplanktonlarla beslendiklerinden onların sayısını kontrol altında tutar. Böylece göl berrak su özelliği ile suiçi bitkilerinin büyüdüğü zengin ekolojik yapıya ve ekosistem hizmetlerine sahip koruma değeri yüksek olan ekosistem özelliklerine sahip olur. Eymir Gölünde avcı olarak Turna balığı bulunur.

Fitoplankton besin zincirinde önemli bir yere sahiptir çünkü ötrofik göllerde öncelikle fitoplankton miktarı, özellikle de zehirli olan grubunun (siyonabakteri) önemli katkısıyla artar. Ötrafikasyonun sebebi besin tuzu (azot ve fosfor) artışı sonucu fitoplankton artışıdır. Bu durum göl suyunu bulanıklaştırır, gölde ışık geçirgenliğini azaltır. Bu da hayatta kalabilmek için ışığa muhtaç olan su içi bitkilerinin kapladığı alanı azaltır. Işık artık derinlere ilerleyemeyeceği için su içi bitkilerinin yaşayabilecekleri derinlik sığlaşır, kısıtlanır ve kaçınılmaz olarak bitki miktarı azalır. Dahası, ışık geçirgenliğinin artan fitoplanktonla düşmesinin avcı balıklar üzerinde de etkisi vardır. Çünkü bu balıklar genellikle görsel olarak avlanır ve bulanıklaşan gölde avlanma performansları azalmaya başlar. Düşük ışık geçirgenliği özellikle piskivor balık yavrularının yaşama şansını düşürür. Ayrıca sazangiller (planktivor) ötrafikasyon koşullarına çok iyi adapte olur ve bunun avantajını kullanarak hızlıca çoğalırlar. Birçok çalışma ötrafikasyonla beraber planktivor balıkların artarken piskivor balıkların azaldığını net olarak göstermiştir. Böylece besin zincirinde avcı balıklar tarafından sağlanan yukarıdan aşağı kontrol bir kez daha sekteye uğrar ve fitoplanktonların artışına katkı sağlar. Eymir Gölü'nde fitoplankton özellikle toksin üreten siyanobakteri aşırı artış ile su yüzeyini tamamen kaplayarak yeşil bir örtü oluşturur.

Tatlısu ekosistemlerinin sağladığı hizmetlerin kaybını engellemek ve şu ana kadar gördükleri zararları da iyileştirmek için dünya çapında kimyasal, fiziksel veya biyolojik restorasyon yöntemleri geliştirilmiştir ve uygulanmaktadır. Bu metodların etkin olabilmesi için havzadan göle ulaşan besin tuzu miktarlarının azaltılması ön koşuldur. Eymir Gölü de buna güzel bir örnek teşkil eder. 1970'li yıllardan başlayarak Eymir Gölünün Gölbaşı ilçesinin arıtılmamış atıksuları için bir alıcı ortam olarak kullanıldığı saptanmıştır. 1995 yılında bu suların Eymir Gölü çıkışına verilmesi ve böylece kirletici yükünün azaltılması için bir by-pass sistemi kurulmuştur. 1992 ve 1995 yıllarındaki su kalitesi ölçümleri karşılaştırıldığında göldeki fosfor, azot ve alg miktarının göstergesi olan klorofil-a konsantrasyonunun azalmasının sağlandığını göstermiştir. Aynı zamanda Eymir Gölü için en önemli su girdisini oluşturan Mogan Gölü'nün etrafındaki kentleşmeden gelen atık suyunun da kontrolüyle bu yıllarda dış kaynaklı besleme Eymir Gölü'nde %88 oranında azaltılmıştır.

Restorasyon çalışmalarında biyolojik yöntemlerin başında ise doğal organizma popülasyonlarını kontrol ederek yukarıda görülen besin zincirinin manipülasyonu (biyomanipülasyon) gelir. Amaç ötrofikasyon sonucu artan fitoplankton miktarını azaltmak ve böylece su berraklığını arttırmaktır. Biyomanipülasyon sudaki hayvansal plankton üzerinden beslenen planktivor balıkları, özellikle sazan vb balık stoklarını seçici olarak azaltma prensibine dayanır. Örneğin, planktonla beslenen sazan gibi balıkların gölden seyreltilmesi ile, zooplankton biyokütlesini arttırmak ve fitoplankton biyokütlesini azaltmak mümkündür. Bu fitoplanktonun yoğun olduğu bulanık sudan, suiçi bitkilerinin yoğun olduğu ve büyük vücutlu zooplanktona sahip göl ekosistemine geçmek için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir.

Eymir Gölünde planktivor balıklarının çıkarılmasına dayanan biyomanipülasyon uygulaması 1998-1999 ve 2005-2013 yılları arasında 2 ayrı dönemde uygulanmıştır. Planktivor balıklar olan sazan ve kadife balıklarının biyokütleri seçici şekilde azaltılmıştır. Sazangiller dip çamurunu karıştırarak beslenirler ve bu durum göl sedimanında birikmiş olan fosforun da göle karışmasına sebep olarak gölde içsel kaynaklı bir fosfor artışına da sebep olur. Böylece, biyomanipülasyonla göl suyundaki fosfor miktarı da azaltılır. Eymir Gölünde biyomanipülasyon sonrasında su berraklığının önceki döneme göre 4 kat arttığı görülmüştür. Biyomanipülasyon periyotları sonrasında fosfor yoğunluğundaki azalma belirgindir. İlk biyomanipülasyon sonrasında su içi bitkilerinde ciddi bir artış görülmüştür. Ayrıca zooplankton biyokütlesi biyomanipülasyon dönemlerinde büyük bir artış göstermiştir.

Plantivor (sazan) balık çıkartmaya dayalı biyomnipülasyonu en iyi destekleyecek olan ise avcı turna balığı stoklarının artmasına destek vermektir. Bu da turna balığının her türlü avlanmasının yasaklanmasıyla mümkün olabilir. Nitekim Eymir Gölünde ilk biyomanipülasyon çalışmasıyla başlatılan ve hala devam eden turna balığı av yasağıyla avcı balık sayısının arttırılması hedeflenmiştir.

Ötrafikasyon söz konusu olduğunda unutulmaması gereken diğer bir nokta da sıcaklık artışıyla fitoplankton ve özellikle de zehirli siyanobakterilerin aşırı artışının tetiklendiğidir. İklim değişikliği sonucu artan sıcaklıkların ülkemizde de etkili olacağı beklenmektedir, bu da tatlı su ekosistemlerinin koruma ve restorasyonunun zorluğunu ve önemini arttırmaktadır. Eymir gölünde restorasyon amaçlı uygulanan evsel atıksu deşarjının kontrolünü takiben yapılan biyomanipülasyon ülkemizde yapılan ilk "Doğa Temelli Çözümdür" (Nature Based Sollutions-NBS). Eymir Gölündeki bu ekolojik başarı, Eymir Gölünün, aynı havzada bulunan Mogan Gölü ile birlikte, 1997 yılında başlayan ve düzenli şekilde devam eden ekolojik izleme programıyla olası değişimleri kaydetmesine ve böylece elde edilen bilimsel veri, bilgi ve deneyime sahip olmasına dayanır. Bu birikim ve tecrübe ülkemizdeki benzer durumdaki göllere de örnek teşkil etmektedir.

Ötrofikasyonda Sazan Balığının Yeri

Göllerdeki ötrofikasyon söz konusu olduğunda Sazangiller üzerinde önemle durmak gerekir. Çünkü bu balıklar çeşitli yollarla ötrofikasyonu tetiklerler. Öncelikle, yukarıdaki besin zincirinden de görüldüğü üzere bu balıklar hayvansal planktonlar üzerinden beslenir ve hayvansal planktonların miktarlarını azaltarak fitoplantonun ve su bulanıklığının artışına sebep olurlar. Bir diğer nokta ise Sazangillerin beslenmek için dip çamurunu karıştırmalarıdır. Fosfor dip çamuruna çöker ve burada depolanır, çamurun balıklar tarafından karıştırılması sedimandaki fosforun göl suyuna karışmasına sebep olur (geri besleme). Geri beslemeyle göl suyuna karışan fosfor miktarı oldukça fazladır. Sazangiller ötrofik koşullarda yaşayabilme başarısı yüksek balıklardır çünkü görsel olarak avlanan turna balığının aksine bulanık göl sularında çok iyi birer zooplankton avlanıcısıdırlar. Üremek için özel koşullara ihtiyaçları yoktur, çıplak sediman üzerinde de üreyebilirler ve üreme dönemlerinde binlerce yumurta bırakabilirler. Ayrıca insanlar da dahil göldeki canlılara zararlı olan toksik fitoplankton grubu siyanobakterileri üzerinden de beslenebilirler. Sazangilller aynı zamanda bitki parçalarıyla ve suiçi bitkileri arasındaki böcek larvalarıyla da beslenebildiklerinden bitkilere de zarar vererek dolaylı olarak da ötrofikasyona sebep olurlar. Tüm bu sebeplerle beraber Eymir Gölünde yapılan biyomanipülasyon uygulamaları da sazan ve kadife balıklarının göl ekolojisi için büyük bir tehlike olduğunu ve restorasyon amacıyla düzenli şekilde ve seçici olarak gölden çıkartılmasının neden önemli olduğunu ortaya koymuştur.

Mogan ve Eymir Gölleri Uzun Dönemli Ekolojik İzleme ve Restorasyon Programı (EİR)

Uzun dönemli ekolojik araştırmalar; çevresel ve iklimsel değişim, doğal kaynak yönetimi ve biyolojik çeşitliliğin korunması konularında önemli bilgiler sağlamak için kritik öneme sahiptir. Ekosistemlerdeki değişimlere karşı ekolojik tepkileri incelemek, uzun süreler boyunca gerçekleşen karmaşık ekosistem süreçlerini anlamak ancak uzun dönemli ekolojik izleme ile mümkün olabilir.

Mogan ve Eymir Gölleri hem ekolojik, hem sosyal, hem de kültürel olarak Ankara için çok önemli bir yere sahiptir. Bu göllerin sağladığı ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliği bu göllerin ekolojik yapı ve fonksiyonlarının belirlenmesinden geçmektedir. Bu kapsamda Mogan ve Eymir gölleri 1997 yılından bu yana ODTÜ Biyoloji Bölümü Limnoloji Laboratuvarı tarafından 15 günde bir düzenli olarak yürütülen "Mogan ve Eymir Gölleri Ekolojik İzleme ve Restorasyon Programıyla" gerçekleştirilmektedir. Bu ekolojik izleme programıyla göllerdeki ve göllere su taşıyan dereler ve su çıktılarındaki fiziksel, kimyasal ve biyolojik parametreler analiz edilmektedir. Mart, 2019 ayından itibaren bu araştırmalar ODTÜ Ekosistem Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKOSAM) tarafından yürütülmektedir. 23 yıldır devam eden Mogan ve Eymir Gölleri Ekolojik İzleme ve Restorasyon Programı, uzun dönemli ve kesintisiz yapılan Türkiye'de ilk ve tek ekolojik araştırmadır. Bu uzun dönemli araştırma sayesinde bu göllerde ötrofikasyonun azaltılması için etkili restorasyon yöntemleri uygulanmıştır. Yukarıda bahsedilen bypass sistemiyle göle gelen besin tuzlarının engellenmesi ve biyomanipülasyonla planktivor balıkların çıkarılması bunlara örnektir. Göl ekosistemleri için çok önemli olan hidrolojik veriler uzun dönemli bu araştırmalarla ayrıntılı olarak izlenebilmiştir. Bu sürede toplanan veriyle bir çok bilimsel içerik üretilmiş ve bilim insanı yetişmiştir.

On beş günde bir yapılan düzenli ekolojik izlemelerde su örnekleri hem gölün kendisinden hem de derelerinden alınarak fiziksel ölçümleri (Secchi ve maksimum derinlik, sıcaklık, oksijen, tuzluluk, iletkenlik, pH) çoklu ölçüm cihazları ile yerinde yapılır. Aynı zamanda derelerin akış hızı ve derinliği de ölçülerek göle ne kadar besleme yaptıkları hesaplanır. Laboratuvarda alınan su örneklerinin kimyasal analizleri (toplam fosfor, çözünmüş reaktif fosfor, toplam azot, çözünmüş inorganik azot, askıda katı madde, alkalinite, silikat) yapılır. Ayrıca fitoplankton ve zooplankton örnekleri mikroskopla incelenerek taksonomik tür tayini yapılır, suda bulunan miktar ve biyokütleleri hesaplanır. Zooplankton örnekleri hem derinden hem kıyıdan alınırken, fitoplanktonun bir göstergesi olarak klorofil-a da ölçülür. Ayrıca Ekolojik İzleme programı gereği senede bir kez solungaç ağları (30 m uzunluğunda 1.5 yüksekliğinde, 5.0-55.0 mm arası değişen 12 farklı göz açıklığına sahip) kullanılarak balık miktar ve çeşitliliği belirlenmektedir. Bitki kaplı alan miktarının belirlenmesi amacıyla ise suiçi ve yüzen yapraklı bitkiler yine senede bir kez birbirine paralel transektler ile örneklenerek belirlenmektedir.

Restorasyon çalışmalarının uygulanmasında uzun dönemli veri oldukça büyük bir önem teşkil eder. Olası kararlar bu çalışmalarla sağlanan bilimsel verinin ışığında, hem göl ekosistemi hem de bu ekosistemin topluma sağladığı tüm hizmetlerin yararına olacak şekilde alınır. İnternet sitemizde Mogan ve Eymir göllerinde yapılan çalışmalardan basılmış olan bilimsel makaleleri bulabilirsiniz: (https://ekosam.metu.edu.tr/tr/eymir-ve-mogan-golleri-uzun-donemli-ekoloj...)


Son Güncelleme:
02/07/2020 - 14:28